ABD seçimlerinde herhangi bir sürpriz yaşanmadı. Seçimlerin sonucunda Donald Trump, ezici bir üstünlükle yeniden başkanlık koltuğuna oturdu. Küresel ekonomi piyasaları, emtia fiyatları, yatırım planlamaları ve hatta savunma sanayi harcamaları bile ABD seçimlerine göre şekillenmek için beklemedeydi. Özellikle devam eden Rusya - Ukrayna savaşı açısından ABD seçimleri büyük önem arzediyordu. Seçim çalışmalarında “Savaş İstemiyorum” diyen Trump’ın ilk olarak Ukrayna’ya olan desteği kesmesi ve Rusya’dan koparılan küçük tavizler çerçevesinde Zelensky’ye Rusya’nın barış planını kabul etmesi için baskı yapması bekleniyor.
Gelelim Trump’un olası Çin politikalarına ve ABD’yi oturtacağı yeni ticari eksene… Çin konusunda dünyada belki de en doğru tavrı koyan kişinin Donald Trump olduğunu düşünüyorum. Önlem alınmadığı takdirde; dünya piyasalarında bir Tsunami etkisi yaratan Çin, sanayi ve ekonomi piyasalarını altüst edecek. Bugün Almanya’da Volkswagen’in fabrika kapatma konusunun gündemde olmasının ana sebebi Çin ve alınmayan önlemlerdir. Gelinen durumun başlangıç noktası ise elektrikli otomobil konusudur. Bu hususların ziyadesiyle farkında olan Trump’ın Çin’e karşı sert önlemler almasını ve ABD’yi “Üretime Öncelik Veren” dominant bir ticari çizgiye oturtmasını bekliyorum.
Küresel Çelik Piyasalarında Son Durum ve Gelecek Beklentileri…
Son olarak Almanya’da düzenlenen EuroBlech 2024 Fuarı’ndaydım. SteelTürk Dergisi’nin özel fuar ekinin tüm katılımcılara ve ziyaretçilere ücretsiz olarak dağıtıldığı fuar, önceki yıllara nazaran daha durgundu. Fuarda Sac İşleme ve Demir Çelik alanında görüşme imkanı bulduğumuz isimlerle çelik piyasalarına yönelik sohbet ettik. Genel kanaat; tüm uğraşlara rağmen çelik talebindeki gerilemenin en az bir çeyrek daha devam edeceği yönünde… Çin’in önlenemeyen sübvansiyonları, 100 milyon ton/yıl rakamına dayanan Çin çelik ihracatı ve gelişmiş batılı ülkelerde artan üretim maliyetleri… Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, 2025 yılının üçüncü çeyreğine kadar piyasalarda iyileşme beklenmiyor. Global çapta durum bu…
Türkiye’nin iç dinamikleri, batılı ülkelere nazaran biraz daha pozitif ayrışmamızı sağlıyor lakin iç piyasada da pembe bir tablodan söz etmek mümkün değil. Zannediyorum bu süreçte yükseliş ivmemiz batılı ülkelerin takvimine uygun bir şekilde başlayacak. Kısacası bizim için de baharın gelişi 2025 yılı üçüncü çeyrek olarak görünüyor.
Saygılarımla…