8 Nisan 2025 tarihinde İstanbul Marriott Hotel Asia’da gerçekleştirilen EUROMETAL Çelik Günü ve 10. YİSAD Yassı Çelik Konferansı, çelik sektörünün önemli temsilcilerini bir araya getirdi.
Eurometal ve YİSAD - Yassı Çelik İhracat ve Sanayicileri Derneği işbirliğinde, SteelOrbis tarafından düzenlenen etkinlik Tatçelik ana sponsorluğunda; Ağır Haddecilik, Yametaş, Koyuncu Çelik Servis Merkezi ve Gökmetal’in destekleriyle düzenlendi. Organizasyonun açılış konuşmalarını YİSAD Başkanı Tayfun İşeri ve Eurometal Başkanı Alexander M. Julius ve SteelOrbis CEO’su Murat Eryılmaz yaptı.
Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan konuşmasını yaparak izlenen para politikaları, genel ekonomik durum ve küresel gelişmeler hakkında katılımcılara yönelik kapsamlı bir bilgilendirme yaptı. Bizler de SteelTürk Dergisi ekibi olarak konferansı yakından takip ederek, sektöre ışık tutan görüşleri sizler için haberleştirdik.
YİSAD Başkanı Tayfun İşeri:
“Serbest Ticaret Yerini Korumacılığa Bıraktı”
Tayfun İşeri, küresel demir çelik piyasasında yaşanan değişimlere değinerek sözlerine başladı. ABD Başkanı Donald Trump'in birinci dönemi olan 2018 yılında küresel demir çelik ticaretinde 232. Madde vergileriyle yeni bir anlayışın başladığını ifade eden İşeri, serbest ticaretin yerini korumacılığa bıraktığına vurgu yaptı. Trump sonrasında yönetimi devralan Joe Biden döneminde ise özellikle demir-çelik ticaretine 232. Madde vergileri kapsamında muafiyetler ve istisnalar tanındığına dikkat çekti. Yakın zaman önce yeniden başa gelen Trump'ın, Biden döneminde 27 milyon mt çelik ithalatı yapıldığını, bu ithalatın 3 milyon mt'u için vergi ödendiğini ve kalan 24 milyon mt'un ise vergiden muaf tutulduğunu fark ettiğini dile getirdi. Söz konusu dönemde Türkiye'nin ABD'ye yalnızca 300.000 mt çelik ihraç ettiğini, vergisini ödeyerek ticaret yapan %10'luk bölümü temsil ettiğini ve en çok cezalandırılan taraf olduğunu aktardı. Bu gelişmeler üzerine Trump'ın muafiyetleri ve istisnaları kaldırıp tüm ülkelere %25 oranında vergi getirmiş olmasının Türkiye için kötü olmadığına ve en azından eşit şartlar sağlanmış olduğuna vurgu yapan YİSAD yetkilisi, dünyanın gidişatının önümüzdeki dönemlerde netleşeceğini belirterek sözlerini tamamladı.
Tatmetal Genel Müdürü ve İcra Kurulu Başkanı Tolga Yalgı:
“Küresel Piyasadaki Kutuplaşma Maliyet Açısından Rekabet Etmeyi Zorlaştırdı”
Tatmetal Genel Müdürü ve İcra Kurulu Başkanı Tolga Yalgı, hem şirket olarak kendi yatırımlarının geldiği noktadan hem de küresel piyasadaki gelişmelerden bahsetti. İç ve dış piyasalarda stratejik büyümelerini sürdürürken, teknoloji yatırımlarına da devam ettiklerini belirten Yalgı, 2024 yılında dış piyasalara 1 milyon tona yakın kaplamalı mamul sevkiyatı gerçekleştirdiklerini belirtti. Ayrıca yeni devreye aldıkları, yıllık 1,5 milyon ton kapasiteli soğuk haddeleme ve galvanizleme hatlarıyla farklı kapasitelerde tavlanmış ve boyalı ürün üretebildiklerini ifade etti. Yalgı, "Bu yatırımla 0,24 ila 4 mm kalınlıkta ve 800 ila 1.650 mm genişlikte kaplamalı ürünleri, yüksek kaliteyle üretebilir hale geldik. Böylece beyaz eşya ve otomotiv sektörlerine daha yüksek standartlarda ve daha hızlı hizmet verebiliyoruz." dedi. Öte yandan enerji sektöründe de ciddi yatırımları olduğunu belirten Yalgı, "11 adet rüzgar türbinimiz enerji üretmeye başladı. Tamamı faaliyete geçtiğinde, santralimiz 66 megavat kurulu güce sahip olacak ve yılda 200 milyon kilovat/saat enerji üretecek. Fabrikamızda bulunan güneş enerjisi santralimiz de bu yıl içinde tamamlanacak ve yıllık 180 milyon kilovat/saat ilave elektrik üreterek tüm ihtiyacımızı yeşil enerjiyle karşılıyor olacağız. Ayrıca 50 megavatlık yeni rüzgar santralimizin de 2026 yılının başında devreye girmesini bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Tatmetal Genel Müdürü ayrıca küresel piyasadaki riskler, belirsizlikler ve son gelişmeleri ele aldı. ABD'nin yeni ithalat vergilerinin AB'nin ise antidamping ve kota uygulamaları ile geçtiğimiz günlerde hammadde döküm menşeine yönelik kısıtlamalar getirmesinin ihracat rekabetçiliği açısından ciddi zorluklar yaratacağını belirten Yalgı, "Dünyadaki ticari, askeri ve politik birlikteliklerin yeniden şekillenmesi yeni kutuplaşmaları da beraberinde getiriyor. Bu kutuplaşmalar da hammadde ana girdilerinin ulaşılabilirliği ile fiyatlarında değişkenliğe neden oluyor. Bunun sonucunda maliyet açısından rekabet etmek zorlaşıyor," dedi. Yalgı, bu zorlukların çıkış noktası olarak Çin'in gösterilebileceğini söyleyerek; ülkenin sanayileşme, ucuz iş gücü, devlet desteği ve teşvikleriyle uygun fiyatlı üretim yapan bir ülkeden küresel sisteme meydan okuyan ve ileri teknoloji üretebilen küresel aktöre dönüştüğünü ifade etti. AB'nin küresel piyasadaki hamlelerine de değinen Yalgı, "AB'nin Çin'den ithal belli ürünlere ek vergiler getirmesine rağmen geçtiğimiz 10 yıl içerisinde AB ve Çin arasındaki ticaret sürekli olarak artış gösterdi. Çin'in elektrikli araç sektöründeki atılımı karşısında AB'nin aldığı sert korumacı tedbirler, Çin'in ise belli ürünlerde AB'ye yaptığı misillemeler, iki pazar arasındaki ticari ilişkilerin yeni başlangıcı oldu. AB'ye ihracat yapıp Çin'den en yüksek ithalatı gerçekleştiren Türkiye için bu gelişmeler önem arz ediyor" dedi.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan:
“Türkiye Kendi İç Piyasasına Hakim Olabilirse İhracat Olmadan Ayakta Durabilecek Bir Yapıya Sahip”
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, ilk olarak temel ekonomik göstergelere değindi ve %3.2 olarak kaydedilen 2024 yılı gayrisafi milli hasılanın istikrarlı büyümeye işaret ettiğini vurguladı. Bu sonuçta inşaat sektörünün pozitif etkisi görülürken, imalatın negatif etkisinin ise sınırlı kaldığı anlaşılıyor. Dr. Yayan, 2024 yılında Kızıldeniz'de yaşanan sıkıntıların ve AB'nin Rusya ve Belarus'a getirdiği yaptırımlar sonucunda yeniden dağıtılan toplam 6,5 milyon mt'luk kotanın Türkiye'nin ihracatına olumlu etki ettiğine işaret ederken, şimdilik hareketli seyretse de ihracatta daha sıkıntılı döneme girilebileceğini belirtti.
Çelik sektörü özelinde 2024 yılında %9,4 büyüme görüldüğünü söyleyen Dr. Yayan, "Serbest piyasaya göre çalışan ülkelerle rekabette bir sıkıntı yok ama Çin'le rekabet edebileceğimizi söylememiz mümkün değil," dedi. Çin'in dünyanın diğer yarısından fazla üretim yaptığına, üretimde biraz gevşemeler görülse de anlamlı bir düşüş olmadığına vurgu yapan TÇÜD Genel Sekreteri, "Çin'den sonra en ucuz olan ülkeyiz, buna rağmen bizden 120-130 dolar daha ucuza satıyorlar, bu durum sürdürülebilir değil. Sistemli bir şekilde dünya çelik sektörünü işgal ediyor görüntüsü veriyorlar," yorumunu yaptı.
Worldsteel verilerine göre mevcut yılın ilk iki ayında Türkiye, ham çelik üretimi %3,7 gerilemiş olsa da dünya sıralamasında sekizinci sıradan yedinci sıraya yükselmiş durumda. Veysel Yayan, Türkiye'nin üretimi ve kapasite kullanım oranlarına bakıldığında çelik sektöründe her yıl devam eden istikrarlı büyümeden söz edilemeyeceğini, konjonktürel olarak iniş çıkışlar görüldüğünü belirtti.
Yassı çelik özelinde 2024 yılında 16,7 milyon mt, 2025'in ilk iki ayında ise 2,8 milyon mt üretim yapıldığını aktaran Dr. Yayan, bu tonajın azami üretim miktarı olmadığını söyleyerek "Kapasitemiz 25 milyon mt civarında, önümüzdeki yıllarda yeni kapasiteler devreye alarak kendi ihtiyaçları için üretim yapmayı planlayan kuruluşlarımız var," dedi. Türkiye'nin yassı çelik sıralamasında ise dünyada 10. sırada yer aldığını, önümüzdeki yıllarda daha üst sıralara çıkılmasının beklendiğini belirtti. Tüketimde ise 2023 yılında kaydedilen %17'lik belirgin artışın 2024 yılında da az da olsa 200.000 mt artış ile sürdüğünü söyleyen Dr. Yayan, "Türkiye kendi iç piyasasına hakim olabilirse ihracat olmadan ayakta durabilecek bir yapıya sahip, bu bizim için bir sigorta. Bu kadar rahat ithalat yapılması makul ve mantıklı değil, kesinlikle önüne geçilmesi lazım. Tüketimimiz bizim için çok önemli ve şartlar bunun büyümeye devam edeceğini gösteriyor." şeklinde konuştu.
EUROMETAL Başkanı Alexander Julius:
“Başta Yeşil Dönüşüm Olmak Üzere Avrupa'da Birçok Segmentte Yatırımlar Azaldı”
Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan enerji krizi sonucunda maliyetlerin artmasıyla Avrupa'da üretimin değişime uğradığını söyleyen EUROMETAL Başkanı Alexander Julius, başta yeşil dönüşüm olmak üzere Avrupa'da birçok segmentte yatırımların azaldığını bildirdi. 2024'ün kötü bir yıl olmasını, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı gibi bir önceki yıllarda kaydedilen gelişmelere bağladı. Çelik servis merkezlerinin rolüne ilişkin Julius, çelik üreticileri ile çelik servis merkezlerinin eksiksiz bir değer ve tedarik zinciri oluşturmak üzere senkronize çalışması gerektiğini dile getirdi. EUROMETAL Başkanı, bu zincir sayesinde emisyon hedefi bulunan müşterilerin ürünlerin emisyon değerlerini ve kalitelerini takip edebildiğini söyledi.
UMS Metal Genel Müdür Yardımcısı Uğur Usta; 2024 yılının düşen çelik fiyatları, ülkedeki ekonomik görünüm, yüksek faizler ve Avrupa'daki talebin daralması nedeniyle zarar edilen bir yıl olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz yılın parasal anlamda sıkışma yaşandığı, üreticilerin rahatça ürün satamadığı ve satarken kår marjı elde edemediği bir yıl olduğunu dile getirdi. 2025 yılının geri kalanına ilişkin Usta, Donald Trump'ın yeni vergileriyle oyunun renginin değiştiğini, bu vergilerin sürdürülebilir olmasının mümkün olmadığını düşünüyor. Talep canlı olmasa da fiyatların artık belirli bir seviyenin altına inmeyeceğini tahmin ediyor. Kapasite açısından Asya-Pasifik bölgesinin çelik servis merkezi hizmetlerinde ilk sırada olduğunu, söz konusu bölgeyi AB, Amerika kıtası ve Orta Doğu'nun takip ettiğini ifade eden Usta, 2024 yılı sonu itibarıyla çelik servis merkezlerinin gelirinin 350 milyar $'a ulaştığını ve önümüzdeki 10 yıl içinde 450 milyar $'a ulaşmasının beklendiğini bildirdi. Buna ek olarak Türkiye'deki çelik servis merkezlerinin ana üreticilerle rekabet edebilmek için katma değerli ürün yatırımı yapması gerektiğini belirtti.
2023 yılının bütçe ve kår anlamında fazla kötü geçmediğini ancak 2024 yılı için aynı şeyi söyleyemeyeceğini dile getiren Yücel Grup'un Satış Direktörü Kaan Sarnıç, geçtiğimiz yıl enerji ve işçilik maliyetlerinin artarken, kur dalgalanmaları nedeniyle ürün fiyatlarının dolar bazında düştüğünü ve sektörün zarar ettiğini ifade etti. Avrupa'da çelik servis merkezinin malzemedense işlemden kazanç elde ettiğini ancak Türkiye'de durumun böyle olmadığını söyleyen Sarnıç, ticari kalite ürünlerde bulunabilirliğin ve dolayısıyla rekabetin fazla olduğunu, Türkiye'deki çelik servis merkezlerinin rekabet dezavantajından kurtulmak için farklı kalitede malzeme bulundurması gerektiğini dile getirdi.
Geçtiğimiz yılı değerlendiren Yametaş Yassı Metal Mamulleri Genel Müdürü Mehmet Ali Fincan, 2024'ün kolay bir yıl olmadığını, yerel talebi yetersiz olan Çin'in her segmentte ihracata devam ettiğini, AB'de yavaşlama görüldüğünü, Türkiye'de ekonomik sıkıntılar yaşandığını ve maliyetlerin yükseldiğini hatırlattı. Çelik servis merkeziyle çalışmanın avantajıyla ilgili olarak ise Fincan, çeşitli hizmetlerin tek noktadan verilebildiğini, alıcılar için zaman ve maliyet tasarrufu sağladığını dile getirdi. Stok ve lojistik yönetiminin yanı sıra esnek yapısı sayesinde rekabet avantajı sağlayan çelik servis merkezlerinin karşılaştığı zorluklara ilişkin Fincan, hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar, artan maliyetler ve fiyat baskısının rekabeti etkilediğini, çelik servis merkezlerinin piyasadaki yarışa karşılık verebilmesi için teknolojik açıdan güncel kalması ve yatırımlarını sürdürmesi gerektiğini belirtti.