Borçelik İcra Kurulu Üyesi Güvenç Temizel ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.

Borçelik olarak 2024 yılını nasıl geçirdiniz? İç pazar ve ihracat satışlarınız açısından nasıl bir yıl oldu?

2024 yılı, çelik sektörü gibi Borçelik için de çeşitli zorluklarla geçti. Küresel ekonomik belirsizlikler ve sektördeki talep dalgalanmaları, özellikle soğuk ve galvanizli sac üretimimizi önemli ölçüde etkiledi. Otomotiv ve beyaz eşya gibi çelik sektörünün temel müşteri gruplarında yaşanan talep daralması, artan ithalat rekabeti, korumacılık politikaları ve ekonomik göstergelerin baskısını yoğun şekilde hissettik.

Tüm bu zorluklara rağmen, iş modellerimizdeki esneklik ve aldığımız stratejik önlemler sayesinde pazarımızı ve müşterilerimizi korumayı başardık. Ayrıca, inovatif ürün satışlarında rekor seviyeye ulaşarak önemli bir başarıya imza attık.

Üretim hacmimizi yaklaşık 1,5 milyon ton seviyesinde korurken, hem iç piyasada hem de ihracatta güçlü varlığımızı sürdürdük. Özellikle komşu ülkeler ve Avrupa Birliği gibi stratejik pazarlarda ihracat faaliyetlerimize başarıyla devam ettik ve toplam satışlarımızın %20-25’ini doğrudan ihracata yönlendirdik.

Tüm bu zorluklara rağmen, sektörümüze ve ülkemize katma değer sağlama sorumluluğumuzdan taviz vermedik. 2024 yılı, dayanıklılığımızı ve çözüm odaklı yaklaşımımızı bir kez daha ortaya koyduğumuz bir yıl oldu. Aynı zamanda, beklentilerimizi zorlayan bu dönem, geleceğe yönelik planlarımızı şekillendirmemize de katkı sağladı.

2025 yılına Trump’ın %25’lik vergileri genele yaymasıyla başladık. Bu uygulamanın Türk çelik sektörüne olumlu yansımaları olur mu? Özellikle AB ülkeleri ve İngiltere bu durumdan nasıl etkilenir?

ABD Başkanı Donald Trump, Şubat ayında Section 232 kapsamında verilen istisna ve muafiyetlerin kaldırılacağını duyurdu. Uygulamanın 12 Mart’ta yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Bu değişiklikle birlikte, daha önce muafiyet tanınan Kanada, Meksika, Brezilya, Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere, Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Ukrayna’dan yapılan ithalat artık muafiyet kapsamı dışında kalacak. Bu ülkelerin bazılarına kota hakkı tanınırken, bazıları tamamen önlemden muaf tutulmuştu. 2024 yılında ABD’nin Section 232 kapsamında gerçekleştirdiği toplam çelik ithalatının yaklaşık %80’i, muafiyet kapsamındaki ülkelerden vergisiz olarak gerçekleşti.

Türkiye açısından değerlendirildiğinde, bu değişiklik ABD’ye ihracatımız için yeni fırsatlar yaratabilir. Gümrük vergilerinin tüm ülkeler için eşitlenmesi, Türkiye menşeli ürünlerin ABD pazarında rekabet gücünü artırabilir. Ancak, %25’lik vergi oranının hâlâ ciddi bir maliyet unsuru olduğu unutulmamalıdır.

AB ve İngiltere açısından bakıldığında, sahip oldukları kotaların kaldırılması bu ülkeler için olumsuz sonuçlar doğurabilir ve bu durumun kendi koruma önlemlerine yansıtılması kaçınılmaz görünüyor. AB, halihazırda Safeguard önlemleri kapsamında bir gözden geçirme soruşturması yürütüyor ve bu sürecin bu ay tamamlanması bekleniyor. Trump’ın kararının ardından, AB’nin Safeguard önlemlerini sıkılaştırması muhtemel görünüyor.

Çin’in 2024 ihracat rakamları tarihte ilk kez 100 milyon ton rakamlarını aştı. Bu konuda neler söylemek istersiniz, Türkiye, Çin’in bu agresif ihracat politikasından nasıl etkilendi?

Dünyanın en büyük çelik üreticisi olan Çin, 2024 yılında üretimini azaltmasına rağmen zayıf iç talep nedeniyle ihracatını artırdı. Çelik ihracatı, geçtiğimiz yıla kıyasla %22 artış göstererek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Türkiye de Çin’in agresif ihracat politikasından etkilendi. Özellikle soğuk ve galvanizli sac segmentinde, uygulanan gümrük vergilerine rağmen Çin fiyatları, maliyet avantajı nedeniyle Türkiye iç piyasasının oldukça altında seyrediyor ve ülkemizi açık pazar haline getiriyor. Borçelik gibi yerel haddehanelerin rekabet gücünü zayıflatan bu ithalatlara karşı, derneğimiz SOGAD’ın başvurusu ile geçtiğimiz yıl bir anti-damping soruşturması başlatıldı.

Bu yıl sonuçlanmasını beklediğimiz soruşturmayla, iç piyasada hissedilen düşük fiyatlı Çin çeliğinin etkisinin azalmasını ümit ediyoruz.

Çin açısından 2025 yılı sizce nasıl geçecek? Çin’in üretimi, iç pazar tüketimi ve ihracat politikası nasıl bir yol izleyecek?

2024 yılında iç piyasa tüketimindeki düşüşün temel nedeni, çeliğin ana tüketicileri olan inşaat ve sanayi sektörlerindeki yavaşlamasından kaynaklanmaktaydı. 2025 yılında ise çelik talebinin 2024 seviyelerine yakın seyretmesi veya hafif bir düşüş göstermesi bekleniyor.

İç piyasada talep artmadığı sürece, Çin’in çelik ihracatı 2024’te olduğu gibi güçlü bir şekilde devam edecektir. Özellikle yassı çelik segmentinde, Çin birçok pazarda koruma önlemleriyle karşılaştığından, 2025 yılında da koruma uygulanmayan pazarlara yönelik ihracatın önemli bir tehdit unsuru olmaya devam etmesini bekliyoruz.

Özetle, kapasite fazlası nedeniyle Çin’in güçlü çelik ihracatının 2025’te de sürmesini öngörebiliriz.

2025-yilinin-ikinci-yarisinda-sektorde-bir-toparlanma-surecinin-baslayacagina-inaniyoruz-9969.gif (840×470)

“2024 Yılı Borçelik Olarak Dayanıklılığımızı ve Çözüm Odaklı Yaklaşımımızı

Bir Kez Daha Ortaya Koyduğumuz Bir Yıl Oldu”

Ülkemiz çelik sektörü açısından sizce 2025 nasıl geçecek? Ülke olarak neler yapmalıyız mesela? (Koruma önlemleri, ihracat politikaları vb)

2025 yılı, çelik sektörü için zorlu bir yıl olacak gibi görünse de geleceğe dair umudumuzu koruyoruz. Küresel ekonomide toparlanmanın özellikle yılın ikinci yarısından itibaren başlamasını bekliyoruz. Bu toparlanmanın çelik sektöründe de hareketliliği artıracağını ve özellikle soğuk haddelenmiş ile galvanizli sac gibi katma değerli ürünlere olan talebin büyümesini sağlayacağını öngörüyoruz.

Sürdürülebilirlik, 2025 yılında da en önemli gündem maddelerimizden biri olmaya devam edecek. 2026’da finansal yükümlülükleriyle yürürlüğe girecek olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), 2025 yılında bu alanda daha yoğun hazırlık yapmamızı gerektirecek. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Meclis’e sunulan İklim Kanunu da büyük önem taşıyor.

Bu kanunun, Emisyon Ticaret Sistemi düzenlemelerini içermesi, Avrupa Birliği’nin karbon regülasyonlarıyla uyumu sağlamaya yönelik adımları hızlandıracaktır. AB ile uyumlanmak yalnızca bir gereklilik değil, aynı zamanda sektörde rekabet gücümüzü artıracak stratejik bir adım.

Korumacılık önlemleri açısından, soğuk ve galvanizli sac özelinde değerlendirildiğinde, Türkiye’nin ihracatına karşı açılan ABD HDG, Kanada HDG ve Mısır CR-HDG-Boyalı soruşturmalarının yanı sıra, Türkiye’nin Çin ve Güney Kore ithalatına karşı başlattığı CR-HDG-Boyalı anti-damping soruşturmalarının 2025’te sonuçlanması bekleniyor. Ayrıca, ABD Section 232 ve AB Safeguard önlemlerindeki değişikliklerin devreye girmesiyle ticaretin yönünde değişiklikler ve fiyat dalgalanmaları yaşanabilir.

Sonuç olarak, 2025 yılının ilk yarısında, 2024’ten devralınan zorlukların devam etmesi muhtemel. Ancak, yılın ikinci yarısında sektörde bir toparlanma sürecinin başlayacağına inanıyoruz. Hem iç pazarda hem de küresel piyasalarda daha güçlü bir şekilde var olmayı ve sektörümüzü ileri taşımayı hedefliyoruz. Bu süreçte, maliyet yönetiminden sürdürülebilirliğe, ticaret politikalarından yenilikçi çözümlere kadar birçok alanda proaktif bir yaklaşımla ilerlemeye devam edeceğiz.

2025-yilinin-ikinci-yarisinda-sektorde-bir-toparlanma-surecinin-baslayacagina-inaniyoruz-9224.gif (840×470)